9.12.2010

Guruplar Bitti !

Şampiyonlar Liginde gurup maçlarının bitimiyle oluşan göze çarpan niteliklere bir bakalım...

En çok gol atan takım :
Tottenham Hotspur - 18 gol


En çok gol yiyen takım :
Zilina - 19 gol

En çok puan toplayan takım :
Real Madrid - 6 maçta 16 puan

En az puan toplayan takım :
Partizan ve Zilina - 6 maçta 0 puan

En çok gol atan oyuncu :
Samuel Eto'o - 6 maçta 7 gol


En az gol atan takım :
Bursaspor - Panathinaikos - Rubin Kazan - 6 maçta 2 gol


En az gol yiyen takım :
Manchester United - 6 maçta 1 gol (Ligde ve Şampiyonlar Liginde henüz yenilmediler..)

En çok asist yapan oyuncu :
Carlos Martins - Benfica


En çok korner kullanan takım :
Benfica - 6 maçta 59 korner

Topa en çok sahip olan takım :
Barcelona - 6 maçta 279 dakika (% 70 topa sahip olma)

Topu sevmeyen takım :
CFR Cluj - % 38 ortalama

İlk defa guruptan çıkan takım :
Tottenham - ilk defa şampiyonlar ligine katıldı ve guruptan lider çıktı
Kopenhag - ilk defa guruptan çıktı
Shakthar Donetsk - ilk defa guruptan çıktı (şaşırtıcı değil mi ?)


En çok gol olan dakikalar :
76 - 90 dakikalar arası - 58 gol

Toplam gol sayısı :
Gurup maçlarında 276 gol


Serüvenin devamı için 17 aralıkta İsviçre'nin Nyon kentinde saat 13.00 da çekilecek 1. ve 2. leri eşleştirecek kurayı bekliyoruz...


8.12.2010

Minik Topçular



İşte karşınızda 2000 yılı Türkiye Minikler futbol 4. sü ! Vali Şenol Engin İlköğretim okulu..
(4. ve 5. sınıflardan oluşur , arada 3.sınıflar da vardır..)
Bakalım beni bulabilecek misiniz ???



Ayaktakiler : Muharrem hoca,Cüneyt,Mersin,Evren,Beyhan,Merin,Ersel,Ahmet Torun
Oturanlar :Birol,Ediz,Ercan(gol kralı),Osman,Nuray


Şaka şaka ben yokum ! :)

6.12.2010

Sıkıysa Sen Yap...

Spor dünyasının olmazsa olmazıdır eleştirmenler. Hoş, gerçi hangi kritere göre eleştirmen olunur bilinmez. Kimi var ki yıllardır futbol oynamış ama iki lafı arka arkaya koyup , olumlu ya da olumsuz bir eleştiri yapamıyor. Kimi ise topa değmemiş, sahanın nasıl bir yer olduğunu bilmezken yorumları acımasız sertlikte .. Peki nasıl oluyor da medya dünyası her tipten yorumcuyu, farklı kişilik ve üslupları bir araya getiriyor ve böyle devam etmesine izin veriyor ?


Kimisi aman ben etliye sütlüye karışmayayım, paramı alıp gideyim mantığıyla yorum yapıyor ve konuşması bittiğinde ne dediğini anlayamıyorsunuz. Uygulanacak hareket doğru mu yanlış mı size aktaramıyor ve gayet yuvarlak yorum cümleleri kurarark vakit geçiriyor. Kimisi ise futbolcuyu yerin dibine sokacak nitelikte betimlemelerde bulunuyor. Sanki adam topa hiç değmemiş, bilmem kaç senedir top oynamıyor , o derece. Tamam öyle futbolcular gerçekten olabilir ama ertesi maç süper oynadı da denmemeli o zaman.. Bazı tipler ise yaptığı yorumdan çok kullandığı kelimelerle ön plana çıkıyor , bu da bizi gülümsetmeye yetiyor :)

Sürekli izlediğim kanal olan NTVSpor'un futbolda ve diğer branşlarda spikerlik yapan, maç anlatan, gerektiğinde muhabir olan çalışanlarını bu konuda takdir ediyorum. Hemen hepsi anlattığı, yorumladığı ligleri ince detaylarına kadar biliyor. İspanya liginin herhangi bir takımının yedek oyuncusunun hangi haftalar gol attığını, sakatlandığı zaman sebebini, hatta takım içindeki uyum gösterdiği oyuncuları bile biliyorlar. Bu tabiki de futbol severler açısından hoş bir durum. Bu yüzden spor konusunda tek kanalım ..



Aynı platformun "futboldan gelme" yorumcuları ise değişik karakterler. Rıdvan Dilmen ve Sergen Yalçın şüphesiz ki Türk futboluna damga vurmuş oyuncular. İkisi de Türkiye'nin gelmiş geçmiş en teknik oyuncuları arasında yer bulur. Fakat yorumlara gelince tamamen zıt üsluplar mevcut. Sergen daha çok "yetenekli futbolcu" gözlemiyle son noktayı koyuyor. Bir oyuncu Sergen tarafından ya beğeniliyor , ya beğenilmiyor. Söz konusu olay ise 1-2 maçta anlaşılan bir durum, tabi Sergen tarafından. Eleştirilerinde acımasız ve korkusuz, sonuna kadar dobra. Stüdyodaki diğer yorumculara yanlış gelse de ,Sergen dediğinden vazgeçmiyor. Tüm bunlara rağmen "gerçekten yanıldığı" konu sayısı az. Bizim içimizden geçirdiğimiz şeyleri lap diye söyleyince belki kızıyoruz, ama ciddi konularda hakkını da vermek lazım..

Rıdvana bakınca eleştiri dozunun daha çok oyunculara değil de oynanan futbola göre ayarlandığını görüyoruz. Sürekli nasıl olması gerektiği yönünde tavsiyeler veriyor ve ters durumlarda karşılaşılabilecek sorunlara değiniyor. Bir oyuncu ne kadar hata yaparsa yapsın , onu yerden yere vurmuyor aksine "düzelecek" diyerek geri kazanmaya çalışıyor. Sistem analizlerini tahtada gösteriyor ve futbolcu özelliklerini Türkçe olarak çok iyi tanımlıyor. En sevdiğim lafları ise "çabuk ama hızlı değil" ve de "süratli ama devamlılığı yok" .


Neden sonra anlıyoruz ki insanlar eleştirilerini kendi durumlarına bakarak yaparlar. Rıdvan Dilmen büyük futbolcuydu, sonra teknik direktör oldu ve başarısız sayılabilecek Fenerbahçe ve Karşıyaka maceralarının ardından yorumlarını ona göre yapıyor. Yaşadığı macerayı düşünürsek, kendi üzerine ne kadar gelindiğini bildiği için aynı şeyi yapmıyor.

Sergen ise öyle değil. Futbolculuğunda büyük futbolcu olup olmadığı hala tartışılıyor, ama futbol oynayışı çok büyüktü. Her takıma gitmese efsane kategorisine tereddütsüz girer. Antrenörlük yapmış mı peki ? Evet. Bilmeyenler olabilir ama Sergen Beşiktaş A2 takımının yarım sezon antrenörlüğünü yaptı. 16 maçta 14 galibiyet aldı ve bu çok büyük başarıdır. Bunun ardından "hiç bir oyuncusu A takıma alınmıyor" diye teknik direktörlüğü bıraktı. Bu yüzden Sergen şu an herşeyi biliyorum gözüyle yorumluyor olayları.Çık sen yap deseler yapacak hani..

İşte yorum dünyasının gerçekleri böyle . Birileri orada atıp tutarken, biz TV karşısında "söylemesi kolay, sıkıysa sen yap" diyoruz. Rıdvan yapamamış işte, ama Sergen yapmaktan öte geçmiş. Şimdi sıra diğer atıp tutanlarda, öyle acımasızca konuşmakla olmuyor, sıkıysa siz de yapın ..!