Uzun süredir planladığım Gareth Bale yazımı yazmamın bir manası kalmadı artık. Ntvspor tüm detaylarıyla bu adamı konuştu dün akşam. Dayısından onu tanımayan futbolculara kadar herkesin görüşü dile getirildi. 50 milyon sterlin edip etmeyeceği tartışılmadı ama büyüklüğüne laflar geldi.
İşte böyle Gareth Bale. 2 yıl öncesine kadar fanatik Tottenham taraftarı olmayan ya da futbolla üst düzey ilgilenmeyen adamların adını bile bilmediği bir yıldız. Bir anda çıkıp , son şampiyonlar ligi şampiyonu takım karşısında 3 gol 2 asist yapabilen bir sol bekten bozma sol açık. Başarısının borcunu tamamen kişisel gelişimine borçlu ve onu da çalışmasına.
18 yaşındayken görülüyorki zayıf,çelimsiz ama süratli bir oyuncu, 2-3 yıl içerisinde gücü bitmek tükenmek bilmeyen, süratini 80. metreye kadar değiştirmeden koşabilen, koşarken topa dokunuşları ve vuruşları o derece başarılı olan bir oyuncu oluyor. Adele gücü neredeyse 2 katına çıkıyor ve bu sayede gerçekleşiyor tüm bunlar.
Küçüklüğünde futbolla alakası olmayan bir adamın (ki kendisi rugby,koşu ve buz hokeyi takımlarında oynamıştır) bu denli ön plana çıkması şaşırtıcı. Görünüyor ki "atlet oyuncu" tabirinin karşılığı. Uğur Meleke nin sıkça söylediği atlet oyuncu, yani küçükken başka sporlarla ilgilenip vücut yapısı ve kondisyonu futbolcuların üstüne çıktığında, oyuncuda yetenek olmasa bile yapısı sayesinde ortalama üstü futbolcu oluyor. Yetenek varsa Gareth Bale, Marc Janko oluyor...
Bunun örnekleri dünyada çok. Hani futbolda "ilk önce yetenek olacak" derler ya, bizde sadece o varsa var, gerisi yok. Cristiano Ronaldo yeni yeni meşhur olduğunda sadece dripling ve çalımlarıyla dikkat çekerken şimdi dünyanın en iyi şut çeken oyuncularından ve de koşmasını 20 metreden 70 metreye süratini 1 den 1.2 ye çıkardı. Aynı şeyi Messi de yaptı. En hızlı,en kıvrak adamken bir anda en golcü oyuncu da oluverdi. Şut çalışmış belli ki. Bizim de bunlara en yakın görünen oyuncumuz Arda Turan. 3 sene önce çalımlarıyla nam saldı ve ne yazık ki hala çalımlarından başka bir numarası yok. Biraz oyun görüşü artmıştır o kadar. Şutu ve hızı yok denecek kadar az. Demek ki çalışmıyor. Çalışsa neden maçın 60. dakikası yorulsun ya da vücudu neden baklavaya benzemesin. Neden avrupa takımları özellikle de Arsenal bu oyuncuyla ilgilenmesin ?
Ülkemizde herkes futbolu bilir , konuşur , oynar ama kimse futbolun gerekliliklerini temelden öğretmeye çalışmaz. Nasıl olsa futbolu bacak ve ayaklarınla oynuyorsun, onlar iyi olsun yeter. İkili mücadeleye girmeden, rakibin belini bükecek çalımlar atacak kadar kıvrak olamadan, çalım yiyip belin kırılmayacağı kadar esnek ve sağlam olmadan ayaklar ne kadar yeter ? Yetmez ki yetmiyor da.
Zaten elde ettiğimiz başarıların bu kadar taktiksizlik ve çalışma yoksunluğu yanında nasıl geldiğini hala anlayamadım. Açın herhangi bir süper lig teknik direktörünün çalışma notlarını ve Benitez,Mourinho,van Gaal, Tuchel gibi adamlarla karşılaştırın. Mourinho'nun kağıtlarını uygulamayı geçin anlayamazsınız bile. Biz ise sadece adamları atak ve defans durumuna göre dizer bırakırız. Gerisi yok, hem de hiç yok. O yüzden oyun sıkışınca doldur boşalttan başka çaremiz yok, geriye düşünce allah allah nidalarıyla akınlar yapan ordu gibi ileri saldırışımız da o yüzden.
Günlük başarı uğruna avrupa devi oyuncuları gönderişimiz de o yüzden. Bakınız hoca değil oyuncu bile olsa bu adam Türk hocalardan daha sistemli çalışma biçimleri bilir, uygulayıp uygulayamayacağı takımın bütününe bağlıdır. Ya da oyuncularımıza çalışmak zor geldiği için hocalarını postalatırlar.
Bakınız yine FB-GS tartışması gibi olmasın ama Alex Türkiye ligi istatistiklerini alt üst etmiş olmasına rağmen avrupada başarılı hareket sayısı bile kısıtlı. Çünkü koşamadan adam geçilmiyor ya da ikili mücadele olmadan top kapılmıyor. Türkiyedeki gibi boş alan bulmak zor ve onu yaratmak da kolay değil. Ama Hagi dünya markası bir oyuncu çünkü Alex'in yapamadığı ne varsa yapabilmişti.Kendisinin çok çalışkan olduğu ve futbolu "Türk gibi düşünmeden" antrenmanlar zor geldiği için bırakmıştı.Antrenman yapmadan futbol oynamaması gerektiğini de çok iyi biliyordu. Antremana ilk gelip son çıkan adam tabiki hakettiği yerde olur. Umarız bunu takımına da aşılar ve futbolculuğunda olduğu kadar başarı elde eder. Takımında kişisel gelişim izlerini merakla bekliyoruz..
İşte benım de yıllardır bahsettıgım olay budur. Guzel yazı tebrık ederım
YanıtlaSilİşte bu yuzden ben Sergeni sevmıyorum, benım gordugum en yeteneklı türk futbolcudur, ama en guzel gunlerını avrupada buyuk takımlarda gecırebılecekken(25-30 yaslarında), kendısı o zmanlarda 4 buyuk takımda da zorla itekaka oynamıstır(sırayla besıktas,ıstanbul, siirtjetpa,fenerbace trabzon galatasaray). 30undan sonra ıse Lucescu'lu GS ve BJK maceralarında kendısını bı nebze gostermıstır. Ama onun gıbı bır yetenegın 25-30 yasları arasını boylesıne bos gecırmesı senın anlattıgın sebeplerden dolayıdır.
YanıtlaSil@Gökhan, keşke bizim futbolcularımız da yeterince çalışsalar da dünya çapında 1 tane de olsa futbolcumuz olsa, avrupa'nın diğer herhangi bir liginde gol kralı olsa, ayın oyuncusu seçilse,maçın adamı seçilse. Mehmet Topal'dan çok ümitliyim , Nuri ve Hamit de bu yolda ilerleiyorlar. Sanırım Nuri yi çalışkan ve yetenekli olarak avrupa devlerinden birinde göreceğiz. Gerçi oynadığı kulüp de avrupa'nın uyuyan devlerinden..
YanıtlaSil