17.09.2010

Bira iç, Seviş ve Savaş! SS FRONT (CSKA SOFYA/Bulgaristan)


Bir süredir aklımda 'Ateşli Taraftar Grupları ve Holiganizm' hakkında yazı dizi yapmak vardı. Aslında çok daha ateşli tribünlerden başlıcaktım ama akşamki BEŞİKTAŞ-CSKA Sofia maçından sonra ilk onlar hakkında yazmak istedim. Hem şuan yaşadığım ülkenin en ateşli taraftar grubu hem de canlı olarak yaptıklarına şahit olmuşluğumdan dolayı onlarla başladım.



Öncelikle taraftar grubuna gelmeden önce CSKA Sofyadan başlamak lazım. CSKA(Централен спортен клуб на армията) yani Ordunun Merkezi Spor Kulübü... Adından da anlaşılacağı üzere takımı kuranlar askerdiler. Takımın yönetiminde komutanlar vardı ve Savunma bakanlığı tarafından da destekleniyordu. Bu yüzden çok maçta Taraftarların önünde 'Армейци'(Ordulular) pankartını görebilirsiniz.


İlk başta sadece ordunun takımı olan CSKA, aldığı başarılardan sonra halkın da ilgisini çekmiştir ve böylece taraftar profili değişmiştir. Halkla birlikte genişleyen taraftar profili günümüzde Bulgaristan'ın en ateşli taraftarını oluşturmuştur. Ayrıca şu mükemmel iddiayı da ortaya atarlar;'Bir telefonla bir ordu toplayabiliriz'. Kökü orduya dayanan bir takımın taraftarları için en uygun slogan bu olsa gerek.



Şimdi gelelim ateşli taraftar grubuna. SS FRONT;



Başındaki 'SS'in yaptıklarını gördükten sonra nazilerin SS'i olduğunu anlamak çok zor olmuyor. Bu adamlar Nazi kültürüne ait ne varsa hepsini benimsemişler...Tribünlerde Gamalı haçlardan tutun da Dazlak kafalı taraftarlara kadar herşey. Bu adamları trübünlerde tanımak oldukça kolay...Ellerinde gamalı haçlar, nazi bayrakları... Kafalar dazlak ve Nazi selamları. Ama beni asıl korkuya düşüren şey ise bu adamların bu nazi simgelerini sadece laf olsun, tarz olsun diye benimsememeleri. Bu adamlar ayrıca Gerçek naziler gibi Yahudilere de saldırmaktadırlar. Hatta birara Yahudilere böyle davranmaktan dolayı CSKA'nın UEFA'dan men edilmesi gündeme gelmişti. Neyseki taraftarlar bu olayı kendi aralarında halledip CSKA'yı zora sokmaktan kaçınmışlardı. Yine bu adamlar Gerçek naziler gibi kendi ırklarının üstünlüğünü vurgulamaktalar. Milliyetçilik duyguları hat safhadadır. Sapına kadar Bulgar ve CSKA’lı olduklarını iddia ederler.



Bu grubun insan profiline bakınca genelde öğrenciler ve başı boş işsiz gençlerden oluşmakta. Zaten hangi akıllı adam bunları benimser ki diye yorumumu eklemek istiyorum. Ayrıca başlıkta da kullandığım “Bira iç, Seviş ve Savaş” 'ı kendilerine slogan edinmişlerdir.



Kendi deneyimime gelince, geçen sene şuan da yaşamakta olduğum şehirin takımı olan Chernomore Varna'nın(Karadeniz Varna) şampiyonluk için oynadağı günlerde Sofya'dan
100-120 kişilik bir taraftar grubu gelmişti. Tabi biz de Koca CSKA ayağımıza gelmiş gidip izlememek olmaz deyip maça gittik. Başımıza bişey gelmedi ama ordaki bir avuç CSKA taraftarının 4-5 bin kişilik varna taraftarını susturması olsun, yaptıkları şovlar olsun hem müthiş hem de korkunçtu. Hatta birara maçın gerilimi artınca taraftarın da gerilimi artmıştı. Birkaç CSKA taraftarının(SS Front olduklarından şüphe yok)tellerden atlayıp Chernomore taraftarına koşması ve saldırması çok ilginçti. Adamlar artık ne içtiyse, nasıl bir cesaret varsa hiç düşünmeden kavgaya tutuşuyorlar.Açıkçası bu adamlarla karşı karşıya gelmek istemezdim.





Ödül Krizi !

Hepimizin hatırladığı gibi son dünya şampiyonasının Türkiye'de yapılmasının yanı sıra , basketbol milli takımımızın da bu organizasyonda belki de ulaşabileceği en üst seviyeye çıkmasının ardından, devlet milli oyunculara standardın çok çok üzerinde bir ödül vermişti. Basketbol takımı 12 kişiden oluşuyor ve yardımcılar,antrenörler falan derken toplam 28 milyon TL lik ödül adam başı 2 milyon TL ye yakın bir kazanç sağlıyor takımdakilere... Neden sonra anlaşılıyor ki bu ödül "ödül yönetmeliğinde" yer alan değil, tamamen başbakanın kendi "tasarrufu" ile verilmiş bir ödül. Zaten bilmem kaç yüz tane cumhuriyet altını alacak olan oyuncular, bunun yanında para istediklerini açık açık dile getirmekten de utanmıyorlar. Hepsinin zaten milyon dolarlarla oynadığı spor piyasasında, her biri kişisel olarak daire ile de ödüllendiriliyor. Kimse de demiyor ki "biz yeterince zenginiz"!! Madem sporun gelişimi için para isteniyor gidin salon yaptırın,altyapı tesisleri inşaa ettirin ya da herhangi bir kuruma bağışlayın,ama hiçbir koşulda o parayı üzerinize almayın...


Gelelim basında yankıları hala devam eden konunun uzantısına. Bazı köşe yazarlarının belirttiği gibi "diğer sporcular" böyle bir ödül almamıştır ve başbakan bu ödülü neye dayanarak vermiştir ? Diğer sporcular olarak geçenleri sayarsak, Avrupa şampiyonları Nevin Yanıt, Alemitu Bekele ve Avrupa 2.si Elvan Abeylegesse, Dünya Şampiyonu Selçuk Çebi... Bunlar dünya ikinciğilinden daha mı değersiz ? Ya da bu adamlar şu anki yaşam koşullarıyla basketbolcu millilerden daha mı fazla kazanıyor ? Ya da atletizm daha kolay , nasıl olsa her sene şampiyon mu oluyoruz ?


Son gelişmelere göre Ankara Barosundan ismini hatırlayamadığım bir avukat , 28 milyon TL nin iptali için dava açtı. Gerekçesi ise çok net : Anayasanın eşitlik ilkesinin ihlali...

Daha da önemlisi, az önce NTVSPOR canlı yayınına telefonla bağlanan Nevin Yanıt, biz normal ödülümüzü henüz alamadık dedi. Nevin Şampiyon olalı 2 ay olmasına rağmen henüz devlet tarafından karşılanmadı,onurlandırılmadı ve değil başbakanın elini cebine attığında çıkacak parayı,ödül yönetmeliğine göre hakkı olan parayı bile alamadı. Hemen ardından atletizm federasyon başkanı Mehmet Terzi aynı yayına bağlandı ve dedi ki "Bizde hiçkimsenin parası kalmaz. Sezon sonu herkese paraları verilecektir." Bunu derkenki üslubu küçük esnaf ağzını hatırlattı bana. "Bişey olursa geri getir, biz hep burdayız." diyecek sandım ama o esnada yine atletlerimiz suçlu bulundu. Diamond Lig e katılmışlar da , başka oyunlara katılmışlar da zaman bulamamışlar ödül almaya.



Sporun sadece futbol ya da basketbol olarak algıladığı yerde, diğer sporlar adına en ufak bir yatırım bile yapılmamışken bu kadar başarı elde edebilmeleri sanıyorum ki devlet büyüklerini telaşlandırıyor. "Biz onu düşünmemiştik, nasıl dünya şampiyonu olur bu adam" derler mi bilinmez ama ödüllerini düşünmedikleri aşikar. Yarışacak spor salonu bile bulamayan atletlerimiz, yağmur çamur demeden , sponsor dahi bulamadan şampiyonluklara koşuyor ve biz sadece seyrediyoruz. Zaten dünyanın en iyi şartlarında yaşayan futbolcu ve basketbolcular ise 2. dahi olsa milyonlara boğuyoruz.

Türkiyede herkesin sporcu ya da teknik direktör olduğu bir memlekette lisanslı sporcu sayısının eşdeğer nüfuslu Almanya'nın 6'da 1'i olması da sanıyorum devletin ihmalkarlığının sonucudur. Almanya'nın bilmemkaçıncı liginden aldığımız oyuncuları oynatmamız sanırım bizim salaklığımızdır. Bunları milli takıma seçmek, seçilmesine de göz yummak baştakilerin sorumsuzluğudur...

Her zaman gördüğümüz küçüklükten beri ezbere bildiğimiz "Adalet mülkün temelidir !" sözünü bile değiştirelim artık. "Herkese mülküne göre adalet...!" yapalım. Nasıl olsa uygulanan o, kimi kandırıyoruz ki ?

Tanıyan Var Mı ?



İşte size UEFA gününe damgasını vuran isimlerden biri... Acaba tanıyanınız var mı ?


Bilemediyseniz ben söyleyeyim, 1988 doğumlu,Litvanyalı,Juventusa 3 gol birden atan Artjoms Rudnevs...

16.09.2010

Gol Vuruşu - Thomas Müller

Gönül isterdiki buraya Messi'nin olağan üstü bir vuruşuyla gelen golü,Arshavinin çapraz pozisyonda sağ arka direğe plase değil de sol ön direğe sert vuruşunu ya da adını bile duymadığımız Twente li Jansen in Inter e attığı serbest vuruş golünü koyalım. Ancak yukarıda söylediklerimi bırakın,Thomas Müller'in Roma'ya attığı gol haricinde herhangi bir golü buraya koysaydım,bu haftaki şampiyonlar ligini aldatmış olurdum. Kesinlikle haftanın en güzel şampiyonlar ligi golü budur. Bunu başka futbolcular atsa herkes çıldırır. Ama Müller yaşına rağmen beklenmedik işler yapabiliyor. Biraz da avrupalı deyimiyle "underrated" , yani hakettiği değer verilmeyen bir futbolcu, tabiki seyirciler tarafından. Yoksa van Gaal değerini biliyor ki ilk 11 in değişmezleri arasına koyuyor bu çocuğu...


14.09.2010

Cangele vs Stoch

Kayserispor - Fenerbahçe maçının son anlarında bu ikilinin karşılaşması beni değişik duygulara sürükledi.

Bir tarafta "Sarayda yetişmiş asilzade avrupalı beyefendisi. Futbolu çeşitli spor okullarında ve profesyonel öğreticilerden öğrenmiş Stoch !"

Diğer yanda "Arjantinin varoşlarından kopmuş, her türlü zorlu şartlarda oynamış, çamurlu zeminleri mesken bilmiş, futbolu mahalle maçlarında ve halı sahalarda amatör bile olamamış teknik direktör kılıklı adamlardan öğrenmiş Cangele !"

Benzetmelerim yerine oturmamış olabilir ancak, durum aynen böyle :)

İşte size müthiş rekabet...




Spor Toto Süper Lig Tahmin - 4. hafta sonuçları

Petit'in Yeri'nde yapılan spor toto süper lig tahmin yarışmasında bu hafta 6 doğru bilerek ilk 3 teki yerimi korumanın yanı sıra bir basamak yukarı çıkıp 2. liği elde ettim...


21- Ahtapot Poul (6), Kutay Yavuzyılmaz (5)
20- BoZ (6), Dt.İbo (7), kaan yıldız (6), Mr.Y (6), Sayerlack (5), Uğur (5), Umut Öncel (5), Tayfun (5)
19- Asım Erel (6), Burkino (3), Extensor (5) , Zeki (4)


http://petitinyeri.blogspot.com/2010/09/4-hafta-puan-durumu.html

13.09.2010

Rusya'da Format Değişiyor...

Sizinde bildiğiniz gibi Rusya'da ligler bir çok Avrupa Ligleri'nin aksine Şubat ayında başlayıp Kasım ayında sona eriyordu. Fakat bu durum artık son bulmuşa benziyor. Rusya Futbol Federasyonu yapmış olduğu açıklama da Rusya Premier Ligi'nin Avrupa'nın diğer liglerinde de uygulanmakta olan futbol takvimine geçeceğini duyurdu.

Yapılan bu değişikliğin amacı Avrupa'nın diğer büyük ligleriyle uyumu sağlamak için yapıldığı ifade edildi.

Yapılan bu değişikliğin Rus kulüplerinin Avrupa Kupalarındaki performansını nasıl etkileyeceğini ve de aynı zamanda kışın Rusya'da oynanacak futbol kalitesini de merak etmiyor değilim.

Ruhun Olsa Yeter !



Taçsız Kral Metin Oktay'ın ölümünün tam 19. yılı. Şimdilerde değil kendisine,yalnızca ruhuna sahip olsak yeter...

taçsız kral Metin Oktay
tek aşkıydı Galatasaray
senin gibi cimbomluyu
unuturmu bu taraftar ?



Gol Vuruşu - Mario Gomez

Golcüleri ve tipik özelliklerini takip edebilmek için yeni bir köşe açmaya yelteniyorum. Bu bölümde gol vuruşlarını inceleyeceğiz. Ayaklardaki kabiliyete,standarda veya şansa yakından bakacağız.Bu yıl oynanan ya da geçmişte oynanmış, ilgimizi çekip beğenimizi toplayan vuruşları paylaşacağız.Sizin de önerdiklerinizi kullanacağız...

İlk gol vuruşunu geçen yıl Bundesliga da 10 gol atan Mario Gomez den aldık. Bayer Leverkusen maçında öyle bir gol attı ki herkes kolay kolay atamaz. Hele hele sağ ayağını kullanan bir oyuncu olduğunu düşünürsek işi daha da büyütmüş oluruz.Örnekle açıklarsak,Thierry Henry bu golü atamaz,gider sağ ayağıyla arkaya plase yapar. Ya da Andrei Arshavin de atamaz, o da yakın köşeye sert vurur. Ama Gomez in pozisyonunda bunlar yapıldığında çok standart bir gol olur. Bu tekdüzelikten kurtulmak için bakalım nasıl vurmuş ?!?



Umutlar Gelecek Bahara

Herkesin farkında olduğu gibi takımlarımızın avrupa kupalarında gösterecek olduğu başarılar gelecekte bu kupalara kaç takımla katılacağımız hususunda doğrudan önem taşımaktadır. Bu konunun Türk futbolunun gelişiminde çok önemli bir payı olmasına rağmen gerek kaliteli spor programlarında gerek ise değerli spor yazarları tarafından bahsedildiğine hiç rastlamadım. Bu yüzden blogda şuanki gerek ülke puanımızı, gerek bu seneki takımlarımızın bu puana yapmış olduğu katkılarından, gerek ise bu sıralamadaki rakiplerimizin bu seneki durumları hakkında bahsetmek istiyorum.

İlk olarak ülke puanları sıralamasının en tepesine bir bakalım...

# country 06/07 07/08 08/09 09/10 10/11 ranking teams
1 England 16.625 17.875 15.000 17.928 3.357 70.785 6/ 7
2 Spain 19.000 13.875 13.312 17.928 2.214 66.329 7/ 7
3 Germany 9.500 13.500 12.687 18.083 3.333 57.103 6/ 6
4 Italy 11.928 10.250 11.375 15.428 2.857 51.838 7/ 7
5 France 10.000 6.928 11.000 15.000 2.750 45.678 5/ 6
6 Portugal 8.083 7.928 6.785 10.000 4.000 36.796 4/ 5
7 Russia 6.625 11.250 9.750 6.166 2.583 36.374 4/ 6
8 Ukraine 6.500 4.875 16.625 5.800 2.416 36.216 4/ 6
9 Turkey 6.100 9.750 7.000 7.600 2.600 33.050 2/ 5
10 Netherlands 8.214 5.000 6.333 9.416 3.166 32.129 5/ 6
11 Greece 4.666 7.500 6.500 7.900 2.800 29.366 4/ 5
12 Denmark 6.125 5.125 8.200 4.400 3.500 27.350 2/ 5
13 Romania 11.333 2.600 2.642 6.083 1.833 24.491 2/ 6

Bu sıralamanın tamamına isteyenler bu linkten ulaşabilirler :

Bugünkü sıralamada fark edildiği gibi 9. sırada bulunmaktayız. 2005/2006 sezonunda alınan puanların silinmesinden dolayı o sene bizden daha iyi başarı elde etmiş bulunmakta olan Hollanda ve Romanya'yı direk ekarte etmiş bulunmaktayız.

Fakat buradaki dikkati hemen tablonun en sonunda bulunan kolona çekmek istiyorum. Rakiplerimiz 4 veya 5 takımla yola devam ederken biz 2 takımla devam ediyoruz. Bu durum inanılmaz bir handikap getiriyor bize yani bu sene daha çok yükselme durumumuz pek mümkün bulunmuyor. Şuandaki durumumuza göre 9. luğumuzu korumak bile başarıdır. Fakat Hollanda'nın bizi geçme olasılığı oldukça yüksek. Oysa bu sene başında sıralamalara baktığımda 7.liği bile zorlarız diyordum.

Birde bu seneki takımlarımızın bize yapmış olduğu katkılara bakalım...


Cup qW qD qL #W #D #L Bonus Points Average

Turkey 5 teams

6 6 4 0 0 0 4 13.0 2.600
8 Besiktas EL 5 1 0 0 0 0 0 5.5 not out
26 Bursaspor CL 0 0 0 0 0 0 4 4.0 not out
80 Galatasaray EL 1 3 0 0 0 0 0 2.5
160 Fenerbahçe EL 0 2 2 0 0 0 0 1.0
201 Trabzonspor EL 0 0 2 0 0 0 0 0.0

Her ülke için bu seneki ve geçen senelerdeki tablolara bu linkten ulaşılabilir :

Aslında bu tablo bu seneki durumu çok güzel özetliyor. Fenerbahçe ve Galatasaray çok erken veda etmesinden dolayı çok az puan katkısı yapmış bulunmaktadır. Fakat içimden bir ses keşke Trabzonspor katılmamış olsaydı diye diliyor. Sizinde tablodan anlayacağınız gibi toplanan puanlar 5'e bölünecek ve bu durum her erken elenen takımı bizim aleyhimize çalıştırıyor.

Birde bu sene özellikle rakibimiz olan Hollanda'nın tablosuna bakalım...


Netherlands 6 teams

9 4 5 0 0 0 8 19.0 3.166
6 Ajax CL 1 3 0 0 0 0 4 6.5 not out
16 FC Utrecht EL 4 1 1 0 0 0 0 4.5 not out
26 FC Twente Enschede CL 0 0 0 0 0 0 4 4.0 not out
101 AZ Alkmaar EL 2 0 2 0 0 0 0 2.0 not out
134 Feyenoord EL 1 0 1 0 0 0 0 1.0
134 PSV Eindhoven EL 1 0 1 0 0 0 0 1.0 not out

Sizinde fark edeceğiniz gibi bu kadar kaliteli takımdan her birinin başarısız bir şekilde erken veda etmesini dilemek olmayacak duaya amin demeye benzer. Hollanda takımları bizi geçmeleri için kendilerine yetecek puanları alacaktır.

Bu sene sonundaki sıralamayıda tahmin ettikten sonra gelecek 2 senede de avrupa kupalarına katılacak takım sayısımızda bir değişme görülmüyor. Avrupa kupalarına daha fazla takımla ve daha sonraki turlardan katılma umutları yine gelecek bahara kaldı...

12.09.2010

Takip Listem # 2 - Alessandro Matri

Bu kadar önemli bir futbolcu bizim kısıtlı futbol bilgimiz içinde bu zamana kadar yer edinememiş. Halbuki İtalyan liginin önemli sayılabilecek oyuncularından. Milan alt yapısında yetişmiş ve de geçtiğimiz yıl Aralık ayında ayın futbolcusu seçilmiş. Ben ise onu bu hafta oynanan sempatizanı olduğum Roma maçında 2 gol atmasıyla keşfettim. Bir de baktım ki geçen yıl da 13 gol atmış. Bunun yanı sıra az da olsa asistlere katkısı var. Hakkında pek bilgiye ulaşamasam da takip listeme aldım ve mümkün olduğunca fikirlerimi geliştirmek istiyorum. 26 yaşında olmasının yanı sıra fiziği yerinde ve boyu da 1.83, ligimizin çelimsiz futbolcu yuvası koşullarında çok iyi gider değil mi aslında ?