29.05.2010

Getirin bana... 94'ü getirin, 98'i getirin!


Artık gruplar belli, başlama günü, saati belli... 11 haziran 2010 günü 2010 Dünya Kupası başlayacak. Ama artık Dünya Kupaları beni heyecanlandırmaz oldu.

Ne bir "Ölüm Grubu" var bu kez, ne de dikkatleri çekecek güzel bir eşleşme... Vuvuzela sesi ile çileye dönüşmesi kesin olan Dünya Kupası'nda grup kuralarından da dişe dokunur bir şey çıkmadı. Zaten Dünya Kupası gibi bir organizasyonda seribaşı sistemini uygulayanlarda sorun var, hiç anlamam bu kupada neden seribaşı kavramının olduğunu. Koy 32 takımı aynı torbaya sırayla yerleştir gruplara. Kulüp düzeyinde kıtasal bir turnuva değil ki bu, tüm dünyanın kupasından söz ediyoruz. Şampiyonlar Ligi'nde risklidir seribaşı olayına girmemek ama burada yapın gitsin ne olacak ki. Aynı grupta Brezilya ve Arjantin'i göreyim ben. Her grupta her kıtadan bir takımı izlemek zorunda değilim ben.


Fransa konusuna ise hiç girmiyorum, sahtekarlıkla dahil oldukları kupada çekebilecekleri en kolay grubu çektiler belki de. Meksika, Uruguay, Fransa ve Güney Afrika FM 2010 oynarken bile aynı gruba düşseler "Oyun da kendini iyice bozdu ha" derim ve çemkiririm kendimce. Beni ilgilendiren tek olay takımımda oynayan iki oyuncu Elano ve Keita'yı karşılıklı izleyecek olmam..


Neredesin Romanya, neredesin Bulgaristan, neredesin İsveç, neredesiniz hepiniz ??? Çocukluğumu geri getirin bana.. 94'ü getirin, 98'i getirin..


NOT: Bu yazı 'enişte' adlı takipçimize aittir.

28.05.2010

Almanya nın yeni "LİDER"i !

Dünya Kupalarının her zaman favorisi olan Panzerler , 2010 dünya kupasına hazırlanırken kadro konusunda sıkıntı çekiyor. Özellikle liderlik ve yaratıcılık meziyetlerine sahip oyuncu olan Ballack ın sakatlanmasından sonra sıkıntı Almanları tedirgin etmeye başladı. Bu bölgede oynayacak yedek oyuncuları olsa da Ballack kadar etkili olamayacağı aşikar ki zaten orada oynayacak adam yok ! Teknik direktör Joachim Löw ün , oyuncu tercihlerini yaparken Werder Bremen de başarılı bir sezon geçiren Frings i takıma almaması sorunun başlıca nedeni. Frings her ne kadar iyi bir orta saha olsa da, takımı ateşlemek, atakları sürüklemek ve şaşırtıcı paslar verebilmek onun stilinde görülmesi beklenmeyen yetenekler... Durum böyle olunca lider olması da beklenemez zaten.


Bu sorunlarla boğuşan takımda kaptan arayışları çok uzun sürmedi , hemen Philipp Lahm kaptanlığa getirildi. Bayern Münih in de 2. kaptanı olan ve yaklaşık 8 senedir milli takımda oynayan Lahm bunu haketmiyor değil. Ancak onun defans oyuncusu olması ve oyunun gidişatına pek müdahele edemeyecek olması , bir başka deyişle dizginleri eline alıp atını istediği gibi kumanda edemeyecek olması bazı taraftarları ve basını düşündürüyor. Sıkı bir Lahm takipçisi olan ben şundan eminim ki yardımsever,çalışkan akıllı ve inatçı biri liderliği layıkıyla yerine getirecektir ve Lahm bu dediklerimin hepsine sahip. Gerekirse takımının başarısı için ceza almak pahasına açıklamalar yapan, gerektiğinde teknik direktörü haklı olarak eleştirebilen dürüst ve adil bir kişilik çünkü bu adam...



Oyun gidişatında zaten kendi mevkiini gereğinden fazla sağlam tutmasının yanı sıra, sağ kanattan yapılan hemen her atakta desteğe giderek oyuncu sayısı üstünlüğü yaratmaya çalışan ve top kaybedildiğinde ise herkesten önce geriye dönen bir sağ bek. Geri dönüşlerinde önsezileri sayesinde topun nereye oynanacağını hissederek top kapma ve erken müdahele becerisiyle defansı rahatlatan bir oyuncu. Birebirde bana kalırsa bir çok yıldız oyuncunun , karşısında görmek istemediği bir adam. İşte Philipp Lahm !

Türkiye Kaybetti !


UEFA Euro 2016 Avrupa Futbol Şampiyonasının Fransa da yapılacağına karar verildi. 1 oy farkla kaybettik , bu da insanı düşündürmüyor değil... Ne de olsa Platini , Şenes Erzik den üstün konumda !

23.05.2010

Şampiyon Mourinho !



Dün akşam İspanya nın başkentinde, Real Madrid in stadı Santiago Bernabeu da Inter ve Bayern Münih in karşılaştığı şampiyonlar ligi final mücadelesinde sevinen taraf Inter ve Mourinho oldu.



Maç her iki takım açısından da kontrollü ama seyirciler açısından sıkıcı başladı. Mourinho niyetini ilk dakikadan itibaren belli etti , katı savunma yapıp kontra ataklarla gol aradı. Bu taktiği eksiksiz bir şekilde uyguladı zira Milito , Eto'o ve Sneijder gibi 2si toplu haldeyken durdurulması çok zor olan ve diğeri de topu nereye atacağını herkesden iyi bilen 3 oyuncusu vardı. Bayern Münih gol arasa da kaleyi bulan etkili denebilecek sanıyorum 2 ya da 3 şutu vardı ve bi şekilde gol olması engellendi.

Böyle maçlarda en önemli şeyin taktik olduğunu bir kez daha gördük. Herkes Mourinho 10 kişi defans yapıyor diye eleştirebilir ancak ben hiçbir zaman defans yapan bir takımı eleştiremem çünkü asıl amacın kaybetmemek olduğu bu tür taktiksel oyunlarda (futbol,satranç,yarış) temel amaç geriye düşmemektir. Futbolu hücum ve defans diye ikiye bölersek şöyle bir çıkarım yapabiliriz. Hücumu iyi yapamayan takım yenilecek diye bir kural yoktur çünkü gol yemediğiniz sürece mağlup edilemezsiniz. Ancak defans bölümünde sıkıntı yaşarsanız yediğinizden fazla atmak zorundasınız ki bunu da sanıyorum dünya kupasının Arjantininde göreceğiz.Daha önceki paylaşımlarımızda da söylediğimiz gibi "Hücum maç kazandırır ama savunma şampiyon yapar."


Maç öncesi van Gaal in bir açıklaması şöyle diyordu ;"Jose, top rakipteyken oyuncuları nasıl konumlandıracağını çok iyi biliyor ancak top kendilerindeyken bunu yapamıyor." Mourinho da bu söylemi kabul ederek, en iyi bildiği ve becerdiği taktiği sahada korkusuzca yansıttı. Zaten Münih savunmacılarının Avrupa nın önde gelen kulüplerinde oynayabilecek düzeyde olmadığı aşikar. Milito'nun attığı iki golde de kendi çabasının yanı sıra, Demichelis ve van Buyten in katkıları da azımsanamayacak boyuttaydı. Birebirde geçilirseniz hatta geçilmeyip vuruş imkanı tanırsanız üstüne üstlük bir de son adamsanız suçlu olmadığınızı söyleyemezsiniz.

Gecenin adamı kuşkusuz Milito idi. 2 gol atmasının yanı sıra takım arkadaşlarını neredeyse kaleciyle karşı karşıya bırakan 3 güzel pas da verdi ama Pandev ve Sneijder değerlendiremedi. Samuel ve Lucio ya söylenecek kelime bulamıyorum. Bir başka hücum oyuncusu gibi görünen Eto'o dan da bahsedecek olursak önümüzdeki transferini sanıyorum sağ bek mevkiine yapacak. Maçın 70 dakikası Maicon un yanında Hamit in karşısında oynadı ve hatasızdı. Bizim yıldız diye tabir ettiğimiz futbolcular topu kaptırınca geri koşmazken, bırakın kaptırmayı top yarım metre yanlarından geçerken ayaklarını sokmazken bu dünya devi adamın kibirsizce savunma oynaması herkese örnek olur umarım.

Maç sonu Mourinho Real Madride gittiğini doğrulamış, işte şimdi hiç bitmeyen Barcelona - Real Madrid mücadelesi yeniden başlıyor diyebiliriz. Inter le Bernabeu da yenilmemiş olması ileride "sahasında hiç yenilmedi" denilmesi açısından gayet önemliydi çümkü Mourinho inanılmaz bir kişilik ve Porto dahil çalıştırdığı takımlarda sahasında hiç yenilmemiş...