1.02.2011

Afferim Bursa !

Bursaspor takımı, şöyle bir bakıldığında yıldız oyuncusu olmadan bu kadar yukarılara gelebilmiş bir takımdır. Yıldız diye bakılan Sercan veya Volkan henüz yıldızlığını kanıtlayamamış isimlerdir. Fakat bu yıl yaptıkları transflerler, bana kalırsa iyi sonuçlar doğuracak.

İskoç yıldız Kenny Miller ı almak kolay değildir. Adam kendi liginde leblebi gibi gol atıyor ve İskoçya ligi de Türkiye ligi ayarında sanırım. Hatta mücadele gücü daha düşük denilebilir. İstatisksel olarak bakarsak ilk yarı performansı göz kamaştırıcı. Bursa'ya da gelir gelmez golle buluştu zaten.


Aynı yoldan gidersek, Amerika milli takımının forveti Jozy Altidore u 5.5 yıllık kontrata imza atmaya ikna ettiler. 1989 doğumlu oyuncu ve mücadele gücüyle fizik kondüsyonu ligimizin çok çok üstünde. Milli takım maçlarında zaten görmüştük, bizim defansımızı perişan etmişti. Bursaya da öne geçtiği maçlarda, ikinci yarı oynamak üzere çok iyi bir transfer olmuş gibi gözüküyor. İlk yarıdan Miller la işi bitirirse, Altidore zaten yorgun savunmayı çökertir.


Bu arada ümit milli oyuncu Ahmet Arı'yı da kadrolarına katmışlar ki önemli bir oyuncudur. Uğur Meleke bu oyuncudan çokça söz etmiştir.


Yeni transferlerin hayırlı olsun, eğer seneye de avrupaya gidersen, avrupa görmüş oyuncularınla başarılara yelken aç diyoruz Ertuğrul Sağlam'a !

31.01.2011

Biz de Bunu Diyorduk !

Yıllardır olur böyle olaylar, kafası bozulan, evde hanımına kızan ya da borçlarını ödeyememenin verdiği nefretle bazı taraftarlar gelir stada girer. Bu olay ne zaman yaşansa futbolcular ya kaçar, ya hiç bir müdahalede bulunmaz. Hep aklıma şu gelir: Ya futbolcu dönüp adama tekme tokat dalsa ?

İşte Ankaragücü'nün Manisaspor'la karşılaştığı maçta, yerinin yeşil çimler olduğunu zanneden ya da hocasını pek sevmeyen ama dışarıda tenhada kıstıramayan bir eleman sahaya girip teknik direktör Ümit Özat'a tabiri caizse "dalmak" istedi. Zaten elinde tespihle dolaşan, buraların kabadayısı benim havasını ekrana geldiği ilk anda bile hissettiren Özat'ın cevabı ağır oldu. Tam da yıllardır düşündüğüm gibi..



Koşarak gelen taraftarın suratının ortasına yumruğu güzelce yerleştirip, ardından da yere düşüp güvenlik görevlileriyle boğuşan adama tekmeler sallamaya başladı. O hengamenin içinde doğru açı ve boşluğu bulup, taraftarın kafasına güzel bir tekme attı. Bir ara kendimi Street Fighter oynuyorum da Zangief'i seçmişim gibi hissettim.

Hiç anlamam halbuki sahaya giren adamı. Senin etin ne , budun ne ? Karşındaki en kalas futbolcu bile olsa yılların verdiği antrenmanla seni bir yumrukta ya da bir tekmede yere serebilecek kabiliyeti var o adamın, sadece ceza almayayım diye korkuyor. Yoksa kimsenin kimseden korktuğu yok, hele hele çimler üzerindeyken..

Ümit Özat'ın cevabı da çok net: "Adam üzerime geliyor, belli ki vuracak, ne yapayım, ben durayım mı ?" Tamam durma, ilk yumruğa federasyon göz yumabilirdi ama ardından gelen hayvana vurur gibi vurulan tekmeye kimse masumiyet yükleyemez. Cezası da ağır olur, benden söylemesi...

30.01.2011

Galatasaray Karmaşası

Öncelikle şunu belirteyim ki bu sene bu takımdan olumlu sinyaller harici bir şey beklemiyorum. Ancak takım onu da vermemek için elinden geleni yapıyor. Neresinden başlasam bilemiyorum, zaten kime el atsam elimde kalıyor.

Kaleci sıkıntısı çoktandır var , yeni kaleci alındı ama oynatılmıyor. Sonra aynı Leo Franco gibi orta sahadan gol yiyen takım oluyor Galatasaray. Bursa maçında seyretmeyenler için söyleyeyim Bursa'nın 80. dakikaya kadar tehlikeli atağı bile yok sayılır. (80. dakikada izlemeyi bıraktım) Galatasaray ın zaten kaleyi bulan şutu bile yok. Fakat nasıl oluyorsa , kaleci iki gol birden yiyor. Tamam birini Kenny Miller attı, ama diğerini göz göre göre yedi Ufuk.


Defansa laf edecek değilim çünkü bir takımın direnci gol atamadığı sürece kırılmaya adaydır. Takım da büyük takım, Galatasaray'dır. Gerek Servet,gerek Cana gerekse Hakan Balta oynadığında ellerinden geleni yapıyorlar ve Insua da bariz hatalar yapmıyor, performansları bana göre tatminkar. Sabri ayrı bir yazı konusu olabilir zira Bursa maçında açtığı ortalardan neredeyse hiçbiri istediği yere, ya da arkadaşlarının beklediği yere gitmedi. Yarısı en arkadan taça giderken yarısı çok geride kaldı, bu kadar sene sağ bek oynayıp hala yeterli verimi veremiyorsa oturup ağlamamız gerekir. Sadece Galatasaray olarak değil Türk futbolu olarak bunu yapmalıyız,yazık..

En büyük sorun orta sahada. Oyunu hiçbir zaman iki yönlü oynayamayan yılların futbolcusu Ayhan ile sadece koşmayı futbol oynamak sanan Barış orta sahada uğraş veriyorlar ama nafile. Şükür ki Culio yanlarına kadar gelip topu alıp ileri götürmeye çalışıyor. Arkadan destek gelmeyince Culio çalıma kaçıyor, top saklıyor ya da kendi gitmeye çalışıyor . İstek ve yetenek var ama yardım olmayınca takım olunmuyor. Emre çolak gördüğüm kadarıyla akıll ve çabuk bir oyuncu ama kanatta oynayacak kadar sürati yok, bu da ikili mücadelelerde vücudunun da zayıf olması sebebiyle kaybetmesi anlamına geliyor. Sonuçta atağa katkı yapamıyor.


Sağ tarafta Yekta şu ana kadar gördüğüm iyi oyunculardan. Oyun zekası, tekniği bölgesinin ihtiyacını karşılıyor. Zaten çizgiye inen tipte oyuncu değil, bekini kaçırıp kendisi de ceza sahasına yaklaşıyor. Oyununu takdir ediyorum ve kendisini beğeniyle izliyorum. Yapılan transferlerde de en iyilerden. Culio da ortalama üstü ama daha iyi bir orta saha bize çok çok iyi bir Culio izlettirecektir. Kazım beklentiyi karşılamaz, Baroşsuz takım olmaz. Stancu da iyi transfer ama tek forvet oynarsa kaybolur. İkinci forvet oynayınca gerçekten etkili, çalımı , ter ayağı, hızı , oyun açması olumlu tarafları. İkinci forvet olarak oynaması için orta sahadan biri çıkıyor, zaten kötü performans gösteren orta saha iyice çöküyor. Deyim yerindeyse takımın "kıçı ayrı başı ayrı" oynuyor.

Özetle bu senenin GS taraftarı dua etsin de takım Avrupa'da boy gösterebilsin. Başka beklentiler pek de gerçekçi değil, ARENA ya da yazık, bu oyunu haketmiyor..